4 Ocak 2008 Cuma

HZ.ALİ Efendimizin mucizelerinden bazıları

SARSINTIYI DURDURMASI
“Yer, o şiddetli sarsıntı ile sarsıldığı, ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insan: ‘Buna ne oluyor?’ dediği zaman, o gün yer, Rabbinin telkin buyurduğu vahiy ile, bütün haberlerini anlatacaktır.” (Zilzal Süresi 1-5. Ayetler)

Hz. Fatıma ez-Zehra anamız anlatıyor: Ebu Bekir’in halifeliği zamanında Medine’de bir sarsıntı oldu. Bundan korkan halk, Ebu Bekir ve Ömer’in yanına geldiklerinde, hepsi Hz. Ali’nin evine doğru gittiler. Onlar daha Hz. Ali’nin evine varmadan önce, kendisi onları dışarıda karşıladı ve onlarla yüksek bir yere çıktı. Hz. Ali yere oturduktan sonra onlara hitaben buyurdu ki: ‘Şu gördüğünüz mü, sizi korkuttu?’ hepsi dediler ki: ‘Bu gördüğümüz bizleri nasıl korkutmasın ki, şimdiye kadar böyle bir sarsıntı görmedik.’ Hz. Ali, dudaklarını kıpırdatıp, eli ile yere vurduktan sonra şöyle buyurdu: ‘Sana ne oluyor? Sakin ol!’ Yer, bunun üzerine hemen sakin oldu. Orada bulunanların hepsi de olanlara şaşırdılar. Hz. Ali buyurdu ki: ‘Sizler, şimdi yapmış olduğumdan mı şaşırıyorsunuz?’ Dediler ki: ‘Evet’ Hz. Ali buyurdu ki: ‘Şanı Yüce olan Allah’ın: “Yer, o şiddetli sarsıntı ile sarsıldığı, ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insan: ‘Buna ne oluyor?’ dediği zaman...” buyurmuş olduğu o insan benim. Daha sonra yer bana bütün haberini söyleyecektir.




GÜNEŞ’E SELAM VERİP GÜNEŞİN ONUNLA KONUŞMASI



İmam Hasan el-Askeri, babası, dedelerinden naklen, Resulullah (saa) İmamı Ali’ye şöyle buyurdu: “Ey Hasan’ın babası Güneş’e hitap et, o sana cevap verecektir.” Müminlerin Emiri şöyle hitap etti: “Selam olsun sana ey Allah'ın itaatkar kulu.” Güneş şöyle cevap verdi: “Selam senin üzerine de olsun ey Müminlerin Emiri, takva sahibi olan insanların imamı ve ak yüzlülerin komutanı.” (el-Kunduzi el-Hanefi “Yenabi’ül Mevedde” 140 İstanbul Bas.)



4- Resulullah (saa) İmam Ali bin Ebi Talib (as)’ye şöyle buyurdu: “Ey Hasan’ın babası! Güneş ile konuş, kendisi sana cevap verecektir.”

İmam Ali şöyle buyurdu: “Sana selam olsun, ey salih ve Allah'a itaatkar olan kul”

Bunun üzerine güneşten şöyle bir nida geldi: “Sana da selam olsun ey Müminlerin Emiri, takva ehlinin imamı, ak yüzlülerin komutanı. Ey Ali, sen ve şian (yandaşların) cennettesiniz. Ey Ali, toprak ilk olarak Muhammed (saa)’in üzerinden yarılacak, sonra da senin üzerinden, ilk gelecek olan Muhammed’tir, sonra da sen, ilk olarak giydirilecek olan Muhammed’tir, sonra sen.”

Bunun üzerine İmam Ali (as) secdeye kapanır ve ağlamaya başlar. Bunu gören Resulullah (saa) İmam Ali’nin yanına gelip şöyle buyurdu: “Ey kardeşim ve habibim, başını kaldır, Allah seninle yedi gök ehline övünür.”



(Menakıb-ı Hüvarezmi s.63-64; Enis Emir "Fazilet-i Ehl-i Beyt-i Resulullah" s.470-471)



5- Bir gün Resulullah (saa) meclisinde iken İmam Ali (as)’ye buyurdu ki: “Ey Ali! Yarın Baki dağlarına git. Güneş çıkınca onu selamla. Allah’ın izniyle sana cevap verecektir.”

Orada bulunan cemaat hayrete düşer. Ertesi gün Emir’ül Müminin Ali, muhacirlerden ve Ansarlardan oluşan büyük bir kalabalıkla Baki dağlarına çıkar. Kalabalığın içinde Ebu Bekir, Ömer ve Osman da vardı. Güneş doğunca İmam Ali ona: “Essalamü aleyki ya halkullahil cedid elmuti” “Sana selam olsun, ey Allah’ın yeni doğan ve ona itaatkar mahluku?”

Hazır olanlar gökten cevap şeklinde şöyle bir nida duydular: “Aleyküm esselâm yâ Evvel, ya Âhir, yâ Zâhir, yâ Bâtin, yâ men hüve bi külli şey’in aliym” “Sana selam olsun ey İlk, ey Son, ey Açık ve ey Gizli olan. Sen her şeyin bilginisin.”



Ebu Bekir, Ömer, Muhacir ve Ansar Güneş’ten bu sesi duyduklarında haykırıp bağırdılar. Sonra bir mühlet sonra oradan ayrıldılar. Resulullah (saa)’ın yanına geldiklerinde ona dediler ki: “Ey Resulullah! Sen bize ‘Ali bizim gibi bir beşerdir’ diyordun. Oysa Güneş ona Allah’ın kendi nefsine hitap ettiği gibi ona hitap etti.” Resulullah (saa) onlara: “Ondan ne duydunuz?” diye sordu. Onlar dediler ki: Güneş’in ona: “Sana selam olsun, ey İlk, ey Son, ey açık ve ey gizli. Sen her şeyi bilensin.” Şeklinde hitap ettiğini duyduk. Resulullah (saa) onlara buyurdu ki: “Doğru söyledi. O (yani Ali) İlk’tir; bana ilk iman eden kişi demektir. O Son’dur; beni yıkayacak, kefenleyecek ve mezarıma koyacak Son kişi demektir. O Açık’tır; O benim bütün ilmimi açıklayandır. O Gizli’dir; o gizli ilmimin sahibidir. O her şeyin bilginidir. O helal, haram, farz ve sünnetlerde bilgin olandır. Bunda sorun nedir?” Sonra onların hepsi mescitten çıkıp mahcup halde oradan ayrıldılar.

açma sırrını dostuna
oda söyler dostuna
akıllıyı arkada tutma
akılsızı kılavuz etme

Hiç yorum yok: